Qijika Reş Kafilesi’nden, özgürlük ülkesine kanat açmış tüm yoldaşlara tekrar merhaba…
Qijika Reş Kafilesi, özgür diyarlara duyduğu özlem ve kararlılıkla kara kanatlarını daha da geniş açarak yoldaşlarıyla biran önce buluşmak telaşıyla soluksuz uçuşuna kaldığı yerden devam ediyor. Derginin ilk sayısının yarattığı yankılar ve oluşturduğu beklentiler kafilemizin yükünü arttıran aynı zamanda umudumuzu da tazeleyen bir esinti yarattı. Anadolu ve Mezopotamya’da yaşayan tanışmadığımız veya tanışamadığımız insanlara gönül bağı ve gönül ağıyla ulaşmamız, dergiyi dostane duygularla sahiplenmeleri direncimizi arttıran, yola devam etme sebeplerimizi çoğaltan faktörler oldu. Bunun yanında otoriter siyasetlerin varlığı kendinden menkul, burnundan kıl aldırmayan kimi şahsiyetlerinin ve güvercinler sürüsünün dergimiz hakkındaki hazımsız tutumları bizi şaşırtmadı; çünkü biz tepeden tırnağa, Qijik ve Reş’iz. Kara oluşumuzu, petrolün renginden değil, Ortadoğu’nun yeryüzüne inmiş tanrıları tarafından dilleri kesilen yüzlerce Yezidi bilgesinin okuduğu Mîshefa Reşt’ten ve Barselona sokaklarında dalgalanan siyahî bayraklardan alıyoruz. Qijika Reş Nuh tarafından suların çekilip çekilmediğini öğrenmesi için gemiden yeryüzüne gönderildiğinde bir daha geri dönmedi; bu, onun vatansızlık özlemidir. Qijika Reş, Sümer’lerde akşam öttüğünde kötüye, sabah öttüğünde iyiye işaret ederdi; bu, onun pervasızlığıdır. Qijika Reş Apollon tarafından bembeyaz kanatlı uysal bir kuş iken simsiyah bir kuşa dönüştürülür; bu, onun sistem ve iktidar karşıtlığıdır. Kürt kadınları yüz yıllardır kötüyü imlemek istediklerinde ‘weyla lîmîn Qijike’ derler; bu, Mezopotamya’nın tiranlar tarafından çizilen yazgısıdır. ‘Üç tane Qijika Reş’in birleşerek bir şahini Gever Ovası’nda kovaladığını gördüm’ diyen bir yaşlının anlatımıdır; bu Qijika Reş’in komünal ve devrimci kaynağıdır. Her şeye rağmen bu topraklarda, radikal bir politikanın kapsayıcı gücünün bizi buluşturduğu yollar ve yoldaşlar, bu zor ve yalnız zamanlarda birlikte eylemek ve yaşamak hayalimizi besledi, güçlendirdi. Dergide, özellikle güncel siyasete ve gündelik yaşama çok fazla değmeyen metinlerin çokluğu, Kürt Siyasal Hareketi’nin bu topraklardaki toplumsal karşılığına radikal bir politik söylemle yaklaşan yazıların azlığı en çok eleştiri aldığımız ve önümüze ödev olarak koyduğumuz hususlar oldu. Ayrıca derginin ilk sayısı birazda ilk olması itibariyle kimi teknik özensizliklerin, yazım yanlışlarının, kaynak belirtme eksikliklerinin damgasını vurduğu bir sayı oldu maalesef. Özellikle Handan Çağlayan’ın “Analar, Yoldaşlar, Tanrıçalar - Kürt Hareketinde Kadınlar ve Kadın Kimliğinin Oluşumu” adlı kitabının bir bölümünü yayınladığımız yazıda kitabın kapağını yazının bitişiğine yerleştirmiş olsak bile, yazının kitaptan bir bölüm olduğunu ve kitabın içinde yer aldığı sayfaları belirtmemiş olmaktan ötürü sevgili Handan’dan çok özür diliyoruz. Bundan böyle buna benzer özensizliklere düşmemek adına özel bir çaba sarf edeceğimizin bilinmesini isteriz.
Qijika Reş Dergisi, hiçbir hegemonik politikanın karşıt kutbu olmayı düşünmediği gibi, karşıtlık politikasının beslediği zihinsel konfora da sığınmayacaktır. Qijika Reş Dergisi; karşıtlık söyleminin şer odağı değil, bir dışına çıkma, kendi otonomunu yaratma yürüyüşüdür. İktidarın ve kapitalizmin dışının olmadığının iddia edildiği bir zamanda, iktidarı ve kapitalizmi kuranın tamda dışı olduğu, dışın çeperlerinde keşfedilecek ve yaşanacak patikaların sonsuz ve tükenmez olduğuna inanıyoruz. Egemenlerin en zayıf yönü ve varlıklarının temel koşulu dışın onayına bağlı olmalarıdır. Anti-kapitalist ve iktidar dışı bir politikanın kendi yerelini yaratma kudreti mümkün olduğu sürece, her türlü politik ve ekonomik ilişki ağının dışına çıkmak, bu ilişki ağlarını yerinden etmek mümkündür. Ayrıca ne salt yerelden türetilen ve başka hiçbir yere genişletilemeyen ve taşınamayan kategoriler üretmek istiyoruz ne de tarih ve mekândan soyutlanmış kategorilerle yol almak istiyoruz. Bu topraklarda iktidarı ve kapitalizmi zayıflatan her politik öznelliği desteklediğimiz gibi, Halk, Sınıf ve Ulus gibi merkezi kimlik ve özneler üzerinden konuşan, “iktidar tuzağına yakalanmış” siyasal hareketlere de uzak mahallelerde ikamet etmekteyiz. Bu sayımızda yaşadığımız topraklarda güncel politik değeri olan, gündemi belirleyen özerklik, temsili politikalar, militarizm gibi konularda kendi sözümüzü söylemeye çalıştık. Tasarladığımız ancak yetişmeyen kimi yazı ve röportajlarımızı derginin üçüncü sayısına taşımaya çalışacağız. Daha kapsamlı ve dosya halinde bazı sayıların hazırlığı için şimdiden kolları sıvadık.
Farklı isim ve temalar ekseninde gittikçe genişleyen ve zenginleşen bir dergi yaratmak arzumuzun gelecek sayılara rengini vereceğine inanıyoruz
Söz ırmaklarının coştuğu, aşk ve isyan duygusunun her sayfasına sindiği, ‘umut ilkesi’nin yükseltildiği, hayret etme duygumuzu ateşleyen yeni bir sayıda buluşmak ve paylaşmak umuduyla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder